12/24/09
Coaching...???
Anlamak için İngilizce bilmeye çok gerek yok. Yoruma da gerek yok,(Yıl 2003...)
12/11/09
Haftasonu maçları
1.Lig 4.hafta Müsabakaları
13 Aralık 2009, Pazar
Hacettepe Üni. SK - Ankara Üni.SK
Beytepe Kampüs Stadı 12:00 Ankara
13 Aralık 2009, Pazar
ODTÜ SK - İTÜ SK
19 Mayıs Dış Sahalar 18:00 Ankara
11/30/09
Dragon Age: Origins
11/26/09
Ambulans takibi
En son ambulans ormanda ucra bir yerde duruyor, arabadakilerin "lan n'oldu" tarzı şaşkın bakışları arasından, ambulansın arka kapısının açılıp göğüs bağır açık, yumurta topuk ayakkabı, ellerinde güzelcene bir meşe odunu, gözlerinde sapkın şehvetle karışık hınzır bir bakış, 4-5 adet ağır abimizin inişini görüyoruz...Meğersem zaten amaç böyle ambulans takip eden elemanları kuytu köşeye çekip...sonrasını karikatür göstermiyor ama meşeleri ateş yakıp piknik yapmak için getirdiklerini zannetmiyorum diyelim.
Son birkaç gündür eve dönerken yolda ambulans görünce , bu karikatür aklıma geldi, abilerimize özendim. Herif korna çalıyor, siren çalıyor , hiçbir arabanın yerinden oynadığı yok. Arabalar hafif sağa kırıyor, ama bir sağ şeritten hala devam ediyor, sanki ordan gidince ilerde trafiği tıkamaya devam etmeyecek. İleri gittiği zaman ilerdeki adamın sağa çekmesine engel olacağının bilincinde olmayan, arkadan deli gibi korna çalan aracın sinyallerine aldırmadan devam eden, kendinden başkasını düşünmeyen 2 karışlık araba yerini bile esirgemeyen kuralsız, fırsatçı, görgüsüz tonla şöföre sahip bir memleketiz böyle.... Diyeceksiniz ki , kenara çekse, diğer arabalar gelip yerini kapacak, o kuralı uygulayınca diğerleri uygulamayacak, bu geride kaldığı ile olacak...Zaten herkes bu mantıkta hareket edip, 2 karış önde olmayı, başkası için önemli bir ölüm-kalım olayından daha önemli saydığı için bu davranışlar yapılır da yapılır. Ama başkasının yaptığı yanlış hareket, aynı yanlışı sizin de yapmanızı gerektirmez (o uçurumdan atlasa...hesabı). Bunlar bir yana, sadece düşüncesiz olan yurdum insanı. Bir de ambulans geçer geçmez arkasına takılıp arkasından trafiği yara yara gitmeye çalışan şöförlerimiz var...Başkasının derdi üzerinden, düzgün davranıp iyi kötü yol veren insanlardan faydalanıp, evine 5 dakika önce gitme hevesinde olan.....Önde giden aracın içerisinde canı yanan, ağrısı olan, belki de son nefesini vermekte olan insanlardan kendisine kazanç(!) sağlayan..... Bu insanlara söylenecek, bu insanlara söylenecek tek şey, gün geldiğinde onlar ambulanstayken , ambulans yol vermeyen arabalar yüzünden bir adım ilerleyemezken arkaya bakıp kendilerini takip eden arabaları sayabilecek kadar sıhhatleri yerinde olur umarım...
11/19/09
Kaskı - kafayı değil - kullanmak
Öyle ki artık kask savunma aracı olmaktan çıkıp saldırı aracı olarak bile görüldü.
Konu araştırmasında, belki de kasksız daha iyi bir oyun olabileceği bile fikirler arasında yerini bulmuş:
http://msn.foxsports.com/nfl/story/10381790/Is-it-time-to-retire-the-football-helmet?gt1=39002
11/5/09
Live and die by the..pass?
Çok ilginçtir ki aşağıdaki yazıdaki kelimeleri eşlenikleri ile değiştirip, kardığınızda, ...benim konu ile ilgili düşüncelerimi yansıtan bir yazı çıkıyor: Herşeyi yapmaya çalışıp, jack-of-all-trades olmaya çalışırsan..master-of-none olman da kaçınılmazdır. Uyguladığın taktik, sahaya yansıttığın anlayış, ortaya karışık salata değil, disiplinli bir duruş olmalıdır. Onu da yapayım , onu da yapayım...dediğin zaman neler kaybedip neler kazandığını iyi hesaplayıp hareket etmen gerekir. Her zaman bir ortayol yoktur, sadece iki tarafı da karıp berbat etmek de vardır işin ucunda, ve bu aşamadaki her ortayol bir sonraki ortayola kadar sadece geçiş noktasıdır....Yazının tüm detayları için link verelim:
http://smartfootball.com/dialogue/thoughts-on-the-spread-offense-hemlocks-comment
Yazıdan örnekler alırsak:
- That is, you understand the premises and foundations of the project or topic you are researching and do not ask questions that seek answers to “Y” if the topic is “X.” It’s all about establishing and understanding the terms of the debate. People who say, gee, the run and shoot is great except you can’t run the ball enough — or say the same thing about the Mike Leach/Hal Mumme Airraid offense — do not understand the whole point of the offense, the questions it seeks to answer, and the method it uses to pursue those answers
- When you decide to run this offense you need to burn your bridges with the past. You have to declare, “This is what we will sink or swim with. We are a run and shoot team.”
- When coaches fail to do this, it has been my experience that their first response when confronted with an uncomfortable situation is to become faint-hearted in their belief in the system, and thus undermine their ability to succeed with it. What this reveals is that neither they nor their players are truly comfortable with their “base” operating environment. And, usually sooner than later, what happens is that the ’shoot is jettisoned from the offense because the coaches have not become comfortable with both the offense itself and the defenses they will inevitably face, especially in the early going when everybody and their brother will blitz the living daylights out of of them to see if they can handle it.
- This lack of a fully developed, fully whole conceptual approach to the passing game troubles me more than the fact that the run and shoot doesn’t offer much in terms of a play-action game. The running game isn’t a huge part of my system, so a play-action system wouldn’t be entirely persuasive or successful anyway.
Ha şu an otursam başına kalkıp spread option, run-n-shoot mi oynatırım? Hayır elbette. Ama - işin ilginci - sebeplerimi anlayacak elemanların en başında da yukarıdaki satırların yazarı gelirdi, ona eminim.
10/30/09
Full HD ile HD arasındaki fark
- Abi bu Full HD
- Yani?
- Yani bu sadece HD, diğeri Full...Full eyçdi
- Yani?
- Abi dilimiz dönmüyo işte..Diğerinden fazla.
- Nesi fazla?
- ....
- Bi de HD ready var?
- ... Abi alıcan mı almıycan mı şimdi sen onu de hele
- Full mu?
(Edit: http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/12801460.asp?gid=229 .... gerçi eleman içinden
"Ulan şorolo sanki ben sana açıklasam, sen izlediğinde aradaki farkı anlayıp, 'aha süper full komple ultra hd' diyip köşe olcan. Tivi altı üstü işte..." de demiş olabilir mi?)
10/24/09
Watch the whole episode before you post
It was the night before this one,
I had hours to kill.
I sat in the tavern,
grading parchments with quill.
A busty, young lassie
flashed me a grin.
Her garb said "classy",
but her eyes whispered "sin".
She said, "You're a teacher?"
I said, "Yes, indeed".
"I must have you", she moaned.
"I'm turned on by tweed".
With haste we did scamper
to my chamber anon.
We fell to the couch,
and, bro, it was on.
I unlaced her bodice.
Our passions grew deeper.
And thus ends the tale
of the Sexless Innkeeper.
Barney poems 101
and the weather grew mean.
It was 3:00 in the morning
and I was stranded in queens.
The tavern grew empty
the gas lights grew dim.
The horse-drawn carriages
were all but snowed in...
Last call was approaching
and my fortunes looked bleak.
Then I turned to my left
and stifled a shriek.
She had a peach fuzz beard
and weighed 16 stone.
She gobbled up hot wings
and swallowed the bones.
I muffled a scream
and threw up in my mouth.
I asked, "Where do you live?"
And she said, "One block south."
I swallowed my pride
and six shots of whiskey.
And prayed to the gods
that she wasn't too frisky
Back in her cave,
she prepared us a snack.
Neath her mighty hooves,
the floorboards did crack.
But when she returned,
she found a sound sleeper.
And thus she became
the Sexless Innkeeper
10/23/09
NI NI NIN NIIIN , NIN NII NIIIN ....*
http://www.imdb.com/title/tt0429493/
http://www.virginmedia.com/movies/movieextras/top10s/a-team-casting.php?ssid=1
Mr.T yi oynayacak herifi pek gözüm tutmadı ama Liam Neeson var, "Hangover"daki herif...
Da şimdi bu zenc... - pardon Afrikalı-Amerikalı - vatandaş bu reklamı layığıyla yapabilir miydi şimdi?
http://www.youtube.com/watch?v=1bsOKH3_DNo
* Yazı başlığını anlamayan 90 sonrası doğumlu gençlerimiz için, yuutuub'dan gelsin: http://www.youtube.com/watch?v=wyz_2DEah4o
10/22/09
10/21/09
Extra help
http://sports.yahoo.com/nfl/blog/shutdown_corner/post/Kindly-pigeon-helps-out-the-Raiders-kickoff-cove?urn=nfl,196998
"Cool. I got outside contain on this guy."
10/20/09
Bu oyunla olmaz ağa
- "The beauty of the play is its versatility: it is probably the most popular run right now in the NFL, and it is also possibly the most popular run in college among spread teams like Florida, Auburn, or a number of others. (And it has the best name — “power.”)"
Çevirmeye gerek yok, Amerikalının teki çevirir zaten anlarsın.
Bunu da duydum, artık spora hiç gitmem:
Özetlersek:
Bilim adamları spor yapmanın , kilo vermekte çok az fark yarattığı sonucuna varmış. Önemli olan çok harcamak değil, az katmakmış. Çok ilginç bir savı destekleyen bilimsel (nedir bu bilim adamlarından çektiğimiz işleri güçleri yok neleri araştırıyolar) araştırmaları kaynak gösteren bu haber, yapılan çalışmalarda spor yapan insanlardaki kilo kaybının çok fazla olmadığını, dolayısıyla kilo vermede egzersizden daha çok diete daha çok önem verilmesi gerektiğini söylüyor. Açıklama sebepleri olarak ise :
- İnsanların günlük enerji tüketimini fiks seviyelerde tuttuğu, dolayısıyla koşarak spor yaparak kalori harcayan insanların evde geri dönüp 1 saat değil 3 saat uyuduğu
-"Aha deli gibi çalıştım" deyip insanların 1 değil 3 yedikleri, ve harcadığı kalorileri geri aldığı.
- İnsanların kalori hesabında kendi kendini kandırıp 1 değil 3 kalori harcamış gibi gösterdiklerini, ve buna kendilerinin de inandığı
gibi sebepler öne sürülmüş. Her ne kadar bu sebeplerin daha çok yancı psikolojik etkiler ve onun çerçevesinde gelen sonuçlar olduğunu düşünsem de, az çok bütün bu olasılıkları da görmüyor değilim. Kendi deneyimimden yola çıkığımda, evet bazen spor yaptıktan sonra bütün gün yatasım geliyordu, "spor yaptım deli gibi bana bişi olmaz çek ordan bi 10-top dondurmalı profiterol" diyesim geldiği zamanları, harcadığım kaloriden daha fazlasını hesapladığım zamanı hatırlar gibiyim. Dolayısıyla bahsedilen çalışmalardaki bulgular gerçekten ilginç.
Yine de - hayal meyal hatırlar gibiyim - spor yaptığım ve gayet güzel kilo verdiğim zaman içerisinde öyle aman aman iştahım artmadı, her gördüğüme saldırmadım. Hatta birbirini destekledi. Aha spor yaptım, bi de üstüne yemiyim şimdi. Aha az yedim, şimdi bi de spor yapsam ne güzel olur, diye. Bu yolla da çok öyle bi rejim mejim yapmadan vermiştim kiloları. Zannedersem olaydaki belirleyici nokta boş zamanın zaten çok olmaması , dolayısıyla koşudan gelip yatamamam, biraz kilo işine tam gaz girmiş olmam (bkz. carrot-on-a-stick). Haliyle çalışma biraz yan psikolojik etkenlere fazla bağlı kalıp , esas cümlesi yanlış olan bir sonuç çıkarmış. Egzersizi , kilo vermeyi hedefleyen bir plan program dahilinde kullanırsanız, kilo verirsiniz...Sadece dietle olmadığı gibi, sadece egzersizle de olmuyor demek ki.
O değil de, aldık kiloların birçoğunu geri, Michelin Man'a döndük.
10/14/09
Everything old, is new again
Georgia Tech , fii tarihinde (tamam fii demeyelim de 1990'lar diyelim, o da yeterince eskiydi), Nebraska'yı dolu dizgin koşturan option offense varyasyonuyla rakiplerine üstünlük sağlamaya devam ediyormuş: http://www.washingtonpost.com/wp-dyn/content/article/2009/10/13/AR2009101303065.html
"Spread offense var yeni" mi dediniz? Bir de buradan yakın yine de: http://sports.espn.go.com/ncf/columns/story?columnist=schlabach_mark&id=4340650
Ha Tim Tebow-and-gang olayındaki single-wing - spread olaylarına da girebiliriz: http://swsentinel.blogspot.com/2009/06/gators-single-wing-spread-offense.html
Ha bu arada Wildcat wildcat dedikten sonra, ismi hakkında : http://www.coachwyatt.com/WildcatTestimonials.html
Elemanlar kahve köşesinde bilip bilmeden memleket kurtarırken ben bu herifin videolarını bekliyodum, komik-iyi adamdır kendisi. Videoları Türkiye'ye göndermek için ekstra para da istemedi.
Yani ilginç bir şekilde, Amerikan Futbolu aslında çok temel prensiplere dayanan, aynı çarkın çeşitli dönemlerde farklı farklı döndüğü, ama yine de az çok temel prensiplere geri döndüğü bir oyun. Yeni zannettiğiniz, süper zannettiğiniz şey, aslında çoğu zaman ... değil. Eskinin tekrar icat edilmiş, değiştirilmiş hali. Ve hiçbir zaman Amerikan futbolu bir "gimmick" olayı değil. "Buraya öyle bir oyun koyayım ki, her türlü ve her şartta savunmasız olsun, milleti sürprizle yakalayıp çakayıım sayıları" değil. A'dan B'ye gidiş şeklin değişir, değişiklikler yaparsın, farklı şeyler denersin, ancak bütün bunları "dahiyane nihai taktik" amacıyla yaptığında er-geç hüsrana uğrarsın. Günün - ya da sezonun sonunda - önemli olan bu dahiyane taktiklerin kağıt çizimi değil, bunları yaparken nasıl blok yaptığın, nasıl çalıştığın, nasıl koştuğun olacaktır. Oyunları ne kadar verimli bir şekilde yaptığın olacaktır.
Taktiklerin yeni olmaması , yenilik olmadığı, gelişme olmadığı anlamında değil elbet. Her zaman gelişmeler, değişiklikler, farklılıklar olacaktır. Rakibin incelenmesi, zaman yönetimi vs. gibi konular artık çok daha ileri ve bilinçli bir şekilde yapılıyor. Ancak taktikteki deha, sıfırdan rüyada görülerek bulunan birşey değil, daha çok eski bilgi birikimlerinin doğru analizlerle yeni bir sisteme aktarılmasından doğuyor. Bir taraftan taktik , diğer taraftan konsept, diğer taraftan antreman metodunu karıştırıp ortaya ikisinin karışımı ama bambaşka birşeyler de çıkarmak hep mümkün. Ancak sürekli olarak bir şeyin eski olduğu artık bittiği, diğerinin ise yepyeni son teknoloji taktik olduğunu duyduğunuzda, hatırlayın ki Wildcat dedikleri şey Pop Warner zamanındaki, T-formation QB ile hafiften tarihe gömülen(!) Single Wing...Wildcat wildcat diyenler, aslında 1-2 sene sonra buradaki oyunların da durdurulabileceğini (ki şu anda bile bir ofansif devrim anlamı taşmıyor NFL'de) bilmeli, Wildcat'i gimmick-offense olarak nitelendirenlerin ise, temel konseptlerin bundan sonra birçok takımda sürekli olarak uygulanacağını hatırlamaları gerekir ileride.
Ha NFL değil kolej izliyorsanız bunları zaten biliyorsunuzdur, o ayrı...
9/18/09
Zone blocking yazısı , ve diğerleri
NFLTR için yazdığım Zone blocking'e giriş yazısı.
İşin ilginci, yardımcı olan arkadaşlara da teşekkür ettiğim yoruma bir "iyi", bir "kötü" işareti verilmiş. Ulan nesi kötü? nesi iyi? Teşekkür etme ile ilgili bir yoruma niye kliklersin anlamadım ki? Garip milletiz vesselam, keza "bak millete saldırarak hakaret ederek yazma bu yazıyı" dediğim yorum bile nerelere uzamış, "demek ki millet Üniversiteler Ligi istemiyor". Ben böyle bişi mi dedim sana?
- Yollar makyajla renklenecek-miş
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/12510329.asp?gid=229
Resim koymuşlar yolun yarısı turuncu yarısı mavi. 1) yazıda böyle bir bahis geçmiyor, sadece eleman diyor ki "Karayollarının m, akyajı da kapkara ama turuncuları artırmak, biraz yeşil, beyaz, mavi de katmak lazım". Yani çıkıp "yolu boyayacaz rengarenk renk fırtınaları içerisinde seyahat edeceğiz" demiyor...Daha estetik bir görüntü kazandıracaz diyor....Ancak tabii bu noktada bile bkz. 2 ) Desin demesin, bu nerden çıktı? Yol yol mu ki makyajı'na geçtiler Maviymiş, efendim yol kenarındaki dinlenme tesisiymiş. "Bu nedenle makyaj, albeni önemli" demek, paketin içeriğini iyi yapamadık, bari rengarenk boyayalım, temeldeki hataları böyle kapatalım mantığı. Türkiye'de çukursuz, ters-eğimsiz, tabelasız, mıcırsız, potansiyel kaza mekanı olmayan ne kadar yol var? Işıklı şehirlerarası kaç km yolumuz var da işin makyajına rengine girdik? Duyan da yol yapıyolar sanır. (İtiraz edene: Aynı yolu 6 ayda bir yapmak tekrar tekrar asfalt dökmek yol yapmak değildir , soygundur, vurgundur). Ha bi de "hala planlama aşamasındalarmış".
- Montauk canavarı Panama'da ortaya çıkmış. Çocuklar da taş (bkz. "daş") atıp öldürmüşler. Ha sonra bizimkiler zuzaylıya taş atınca olay oluyor. Canavar dediğin görmediği hayvanı canavar zannedip taşla öldüren zihniyet esas. Hayır basından da kimse hayvancağızın öldürülmesine odaklanmamış, bir mi ayrı bi cinsiz anlamadım ki?
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/12509111.asp?gid=229
9/10/09
Aylık(!) güncelleme ve diğer notlar
Sebep olarak biraz yoğun bir dönem geçirdim diyebilirim. İşten zaten yoğun bir dönem geçirince, günler ardı ardına geliyor bir bakmışsın haftabaşı olmuş tekrar. Onun dışında Warriors olarak antremanlara başladık ve devam ediyoruz. Bir süre kadar değişik dizilişlerden oyunları denedikten sonra, dahiyane bir analiz sonucu varolan sistemde (!) devam etmeye karar verdik. Hucum anlamında en çok sayı yapan takım olunca demek ki ofansif tarafta birşeyler o kadar da fena değil. Elbette ki yeni dönemde farklılıklar olmayacak değil.
Bunun dışında Milli Takım aday kadrosu olarak ilk idmanlara çıktık. Edirne'de 21-23 Ağustos tarihleri arasında yaptığımız kamp, gerisinin de gelmesi durumunda, birçok güzel şeyin başlangıcı olabilir. Burada detaylara girmeyip bu adrese yönlendirelim : http://www.nfltr.com/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=560:milli-takm-kamp&catid=44:tafl&Itemid=144
Kampa basın ilgisi de fena olmadı. Belirli gazete ve televizyonlardan muhabirler geldi, illa ki orjinal fotoğraf bulma derdinde bizi soytarı ettiler biraz. Bu kadar görüşmenin sonucunda da, dün bakayım dedim, 3 cümlelik "Mill takım toplandı. vs. vs." diye bir yazı geçilmiş. Neyse, zamanla daha populer olur inşallah bu işler. Bir gazete için geçen gün bir arkadaşım bu Milli Takım olayı ile ilgili roportaj yapmak istedi. Sorduğu sorulardan "her takımda 50-60 kişi varsa ve dediğin kadar takım varsa, bunun bir kitlesi olması lazım. Bu kadar insan bir araya getirseniz dergi çıkar, parti yapılır, bir sürü sponsor sağlayacak para getirecek aktivite yapılır" dedi. Çok anlatamadım biz daha hala kendi küçük hesaplaşmalarımız peşinde, kim şampiyon oldu derdinden çıkıp bir üst seviyeye gelemiyoruz, forumlardan sürekli birbirimize bok atmakla meşguluz diye...
8/12/09
5 İyi-niyetli-ama-yanlış futbol hareketleri
- Herşeyi yapmaya çalışmak. Bunu , sadece oyuncu için mikro düzeyden tutun da, takımın hangi tür liglerde oynayacağının kararına kadar makro düzeyde yorumlayabilirsiniz. Bütün bu skalalarda, elbette birçok aşamada bulunmak istemek, hem onu hem onu yapabilmeyi istemek en doğal hak, ve bazı durumlarda birkaç şeyi yapabilmek gerekli. Daha spesifik, hatta konumuz ile daha ilgili olan bir noktaya indirgersek - her türlü oyunu yapmayı herkes ister, ve yapabileceğini düşünür. Hem option hem shotgun hem Power-I koşu hem west coast hem uzun pas....Aynı anda aynı sene içerisinde olmaz. Ve bunun eldeki oyuncu yeteneği, oyuncu sayısı, antreman zamanı ile de ilgisi yok. Hepsini birden yapmaya çalışıp, hepsini orta seviye yapmak, "jack-of-all-trades" hiçbir zaman başarıyı getirmez. Birtek noktaya konsantre olmak gerekliliği de değil bahsettiğim, ancak rakiplerinizin en fazla bir gömlek altınızda olduğunu düşünerek, yapılması gereken herşeyi yapmak değil, birkaç şeyi iyi yapmaktır.
- Takımın ortak kararı. Gayet güzel bir düşünce dışarıdan baktığınızda. Topluluk beraber hareket edip, demokratik yollarla karar alıyor. Bir yere kadar gerçekten de gereklidir de herkesin fikrinin benimsenmesi, sayılması. Ama bu "ortak karar" meselesi aynı zamanda sporun amatörlükten profesyonelliğe geçişinde en büyük engellerden birisi. Antreman saati, taktik vs. bunların hepsi, uzun demokratik çalışma grupları değil, hızlı , yerinde kararlar alınabilen bir yapı gerektirir. Ve bu demokrasi değildir malesef :) Amerikan Futbolu - Askeri birlik arasındaki paralellikleri düşündüğünüzde bu olgu belki daha iyi gözler önüne serilir. Komutanınız size askerde sabah içtimasını ne zaman yapalım diye soruyor muydu?
- Sportmenliği abartmak. Maçın sonucu belli olduktan sonra, 40-0 ile 50-0, 60-30 arasında pek bir fark yok . Galibiyet galibiyettir. Rakibi daha da ezmenin anlamı yok. Bu tarafta geçmişte haksız da olsa eleştiri yediğimiz de oldu, anın galeyanına gelip de sayı atmaya çalıştığımız da oldu, mağdur taraf olduğumuz da oldu. Ama hiçbir zaman tekrar yapmamaya gayret ettiğim - ve 1 defa yapmış olduğum hata - biraz daha farklı: Centilmenlik namına olayı sirke çevirmek, karşı takıma da ayıp, oyuna koyduğun yedek oyuncuna da. Yani sportmenlik olsun diye her topu alışında punt yapmak. Çalışmadığın, zevk olsun diye sürekli pas oyunları yapmak. Rakibin sayı yapmasına izin vermek. İnsanları farklı mevkilerde oynatmak.....Sportmenlikten anlaşılan bu olmamalı. 2., 3. olmuyorsa artık 4. takımını koyup, ama mevkilerinin oyuncularını koyup, hala sayı atmaya çalışmak olmalı. Oradan yine sayı atılıyor, fark açılıyorsa da, o maç sonuna kadar çözebileceğiniz bir olaydan daha vahim bir problem var demektir,...
- NFL taktiklerini uygulamak. Dünyanın en iyi oyuncuları, en iyi takımları bu taktikleri uyguluyorsa, bunları yapıyorsa, bizim de bunu yapmamız gerekir değil mi? Her derde deva tek bir oyun, tek bir sistem olsaydı (hadi diyelim ki oyuncu yeteneği denklemin içine girmiyor) belki, ama taktik olayı zaten devasa bir Taş-Kağıt-Makas olayı olduğu için, birisinin yaptıkları, sizin için de aynı başarıda, aynı güzellikte olacak diye birşey yok. Sadece NFL'e uygularsak....oradaki oyuncuların deneyimi, hızı, gücü vs. gibi deneyimler, orada yapılan oyunları/taktikleri gerektiriyor. Aynı taktiği burada uyguladığınızda , QB'nizin 1. receiverden sonrasını okuyamadığını, koşucularınızın 40-yard dash'inin 4.x saniye değil 5 saniye olduğunu, ve o bomba pasın altına giremediğini, linemanlarinizin hem blok yapıp hem de aynı anda koşamadığını fark ediyorsunuz...Birisi için doğru olan , bir başkası için doğru olmayabilir.
- Ufak tefek aksaklıklara izin vermek....Yine bir özeleştiri noktasında ben de bu hatadan büyük oranda nasibini alanlardanım. Yeter ki antreman olsun, millet geç gelse de olur. Yeter ki maç oynansın,3 hakemle de oynarız. Yeter ki maç olsun, 15 dakika geç de olsa başlarız....Evet amaç maç yapmak, oyunu oynamak. Ama ufak aksaklıkların üzerine gitmediğimiz sürece, çizgileri net çekmedikçe bu çizgilerin oynaması o kadar kolay, o kadar olağan bir durum oluyor. Maçın 5 dakika geç başlaması olağan ise, 15 dakikaya ses çıkarmak o kadar zor oluyor. Standartları oturtmak için bazı kalpleri kırmak, herkesin nefret ettiği o "aykırı ses" olmak gerekiyor biraz. Ve tabi önce bu kriterleri kendimize uygulayarak, kendimiz uyarak....
8/4/09
Google'a gönderdim düz veri, geri geldi renkli renkli
7/24/09
Bu da mi gelecekti başına Anakin'cim?
Bu posteri salonlarda gördüğümde çok beğenmiştim, uzun bi süre nasıl (ç)alacağımız hakkında plan yapmıştık. Azıcık dikkatle bakan, seriyi de bilen (ne babası mı? ohaa!) insan için az gölgede çok şey ifade eden bi posterdi. Bi de Jar Jar gibi salaklıklar çıkarmasalar güzel olacaktı ama, artık ona da şükür.
Bu posterde gördüğünüz çocuk ne oldu peki? Adı neydi hatırlayan var mı? (Hayır ben de hatırlamadıydım)...
http://www.scifitv.com.au/Blog/2009/07/jake-lloyd-exclusive-ten-years-after-ep-one/
Alttaki yorumlarda elemanın teki yazmış..."Ne lan bu herifle ben aynı lisede okudum, sürekli Star Wars olayını gündeme getiren kendisiydi.....Uyuz bebenin tekiydi" diye. Yazık la tatlı herifti filmde.
Uzaktan yakından alakalı olarak bkz. http://www.swtor.com/
7/22/09
What's not fair?
Şarkı güzel ritmi güzel, klip desen o da güzel..."Pretty little lady with a real pretty song, Miss Lilly Allen"....severek dinliyoruz kendilerini..ama sözlerine biraz dikkat etmek lazım şarkıların, arabada "Oh it's nat feyrrr, yor rilli rilli miiin" diye gitmemek lazım. ;)
http://www.youtube.com/watch?v=fUYaosyR4bE&feature=fvw
"
there's just one thing that's getting in the way
when we go up to bed you're just not good it's such a shame
I look into your eyes I want to get to know you
and then you make this noise and its apparent it's all over
it's not fair and I think your really mean
I think your really mean
I think your really mean
"
7/17/09
Son demler
- "Abi normal tütünler kalmadı, tahta aromalı var"
- "olsun nargileci adam tütün ayırdetmez getir sen" misali, ya da artık öbür tarafa denemeden geçtiğimiz karışım kalmasın diye :
- "Abi kola-mısır-nane-elma-ahududu-minaretozu aromalı altı kahve-çamaşır suyu karışımı nargile enfes süper isten mi?"
- "...soruyo musun bi de?"
Halbuki daha ne fantezilerimiz vardı. Hayata geçiremediğimiz, ancak ileriki nesillerin "Vay anam tavlayı pek bilmeseler de en azından nargileden anlayan üstatlarımız Kene ve kekea'nın ne fikirleri varmış" diyeceği buluşlarımızdan bir örnek için bkz. açık büfe nargile:
7/1/09
Puzzles
Kafayı puzzle ile bozunca aklıma geldi. Para yok evde dhaa çok vakit geçirelim - ama bir şekilde daha az WoW oynayalım - düşüncesi ile aldık Puzzle'ı geldik eve. Nar misali 3000 parça (pazardan aldım bir tane...) Genelde hep dünya haritası falan yapmayı severim, bu sefer değişik böyle sualtı manzarası olan bir tane bulduk aldık. Ahanda bu :
Neyse ki dış çerçeveyi bitirdik haftasonu da , ...şimdi işin esas sinir bozucu kısmı : kalan ~2750 parçayı tamamlamak. Grileri toplayayım yunusları yapayım dedim, ulan hepsi birbirine benzeyen tonla gri parça..nereye koyacan? Bi de bu kolay olanı, neredeyse aynı renklerde olan puzzle'lar var. Salonun ortasında duruyo, yarın öbürgün lazım olacak masa, nereye koyacaz ne yapacaz düşünmek lazım. Neyse bitince (biterse) yaşanan sıkıntılara değecek :) Günde 5 parça koyabilsekkkk....
6/23/09
Pistol Offense
Wildcat'ti, Single Wing'di, Spread Option'dı, Veer'dı derken bir de bu çıkmış. İlk başta pek akıl sır erdiremediydim ama belirli avantajları olduğu belli...
Pistol formasyonunda, 4-5 yard uzaklıkta dizilen bir QB, ve arkasında 1-2 yard gerisinde yer alan bir FB (TB) bir dizilişten bahsediyoruz. 3 receiver'Lı diziliş genel olsa da (ve spread'dekine benzer avantajları olsa da), başka varyasyonları mümkün. QB'nin kısa mesafeden hem line üzerinden sahayı kolay görmesi mümkün, hem de yakın mesafeden snap'i batırma ihtimali daha az. FB ise topu aldığında tam hız geliyor oluyor (standard spread option ve benzerleri ile karşılaştırdığınızda , HB'in topu alırken iyi bir freeze action yapmanız gerekiyor - FB line ' tam hız girmiyor)
Standard shotgun dizilişe göre koşu oyunları daha efektif iken, farklı draw, counter, option oyunları yapmak olası gözüküyor. Tabii her tür shotgun vari diziliş sistemi için dediğimiz üzere, ya QB'n deli pas atacak birisi olacak , ya da QB'yi koşturabilecen. :)
Başlangıç noktası olarak buyurunuz : http://en.wikipedia.org/wiki/Pistol_Offense
6/12/09
Ağırlık , kondisyon programı
6/10/09
Quick Hit Football
6/9/09
Karagümrük finali
5/29/09
CCSE
5/27/09
En kötü 20 araba
5/26/09
Riskli taktikler üzerine
5/12/09
10 Rules you should have learnt but did not even care...
Nasılsa artık tüm hakemler – en azından maçlarda söylediklerine bakarsak – kuralları benden çok daha iyi biliyor ama...Yine de ben buradan birkaç ilginç/değişik/yanlış bilinen kuralların üzerinden geçeyim bari. Kendime hatırlatma aman kimse üstüne alınmasın J
1. Offens takımı tarafından, neutral zone’u geçen bir koşu sırasında yapılan faullerde uygulama noktası koşunun bittiği (diğer bir deyişle faul yapıldığı zaman topun olduğu nokta) noktası oluyor. Bir sonraki nokta ise cezaların tamamlanmasından sonra belirleniyor. Bu durumda, koşunun “gidilmesi gereken mesafe” çizgisini geçmesi değil, ceza sonrası belirlenen noktanın gidilmesi gereken mesafe çizgisinin ilerisinde olması gerekiyor. Çok karışık oldu tekrar deneyelim....1st down olup olmadığı, top konduktan sonra belirlenir. Ceza topu 1st down çizgisinin gerisine götürüyorsa, 1st down değildir. ..? Oldu galiba. Örnekle anlatır isek : 3 ve10. 15 yard’lık koşu yapıldığında hücum takımı arkadan blok yapar. Bir sonraki down 3. Hak ve 5 yard (çünkü 10 ard geri gittik)...
2. Pass Interference hakkında ve ayrıntılı kuralları ile ilgili yanlış bildiklerimiz:
a. Hayır 5-yard bump kuralı diye birşey yok. (Gerçi NCAA’in NFL’i takip etmeye çalışması – tersi olması gerekirken – akımı devam ederse bu da gelir yakında).
b. DPI..Defensive Pass Interference cezası MAKSİMUM 15 yard’dır. Yani NFL’deki gibi direk “topun yapıldığı yerden 1 ve 10” değil, “15 yard’a kadar topun yapıldığı yerden 1 ve 10, sonrasında 15-yard [öteden] 1 ve 10” şeklinde.
c. Hücum oyuncuları neutral zone’u geçen bir ileri-pas atıldığı bir down içerisinde [line civarındaki ilk bloklama dışında] defans oyuncularına blok koyamaz. Yani hücum receiver’ı – sahanın neresinde olursa olsun, oyunla alakalı olsun olmasın – gidip savunma oyuncusuna blok koyar, sonra da ileri-pas olursa, bu OPI “Offensive Pass Interference” tır. Tabii bunu yakalamak için, önce receiver’ın blok koyduğunu görüp, sonra oyunun akibetine bakmak lazım olduğu için....Bunu gören Türkiye Ligi hakemine bir alkış gelsin.
3. Punt yapan takımın topa gidip dokunması topu ölü duruma getirmez...Karşılayan takımın hala topu koşma hakkı vardır. Bunu bilen – ancak takımların da bilmediğini bilen – bir çok hakem böyle bir durumda direk düdük çalıyor böyle bir durumda kargaşa çıkmasın diye...
4. Kaska el teması – sürekli olmadığı müddetçe – facemask değildir. Ayrımını iyi yapmak gerekir.
5. Punt karşılayan oyuncu topu tutma hakkına, topa ulaştırılma hakkına sahiptir. Yine birçok hakemin es geçtiği bir kural. Yani topa vuran takım, returner’a topu tutma şansı vermelidir, top tutuşunu engellemeye çalışacak hareketlerden kaçınmalıdır.
6. TE’nin elini kaldırıp eligible olması gibi bir durum yok. Numarası ve dizilişi tutuyorsa eligible’dır. Tutmuyorsa değildir. Bu kadar basit.
7. Aynı sene içinde 2.defa olan bir pozisyon nasıl 2. defa da – az kalsını maz kalsını, düzeltildisi yok, yanlış çalmışınız işte ilk başta – yanlı çalınır bilmiyorum ama : Rakibin attığı pası kendi end-zone’unuzda tutar ve orda düşerseniz, dışarı çıkarsanız , orada düşürülürseniz vs. vs. vs. Touchback , safety değil.
8. Kasıtlı olarak top fumble edilemez...Yani eski fumblerooski oyunu kabul edilmez.
9. Punt yapılan top neutral zone'u geçmezse live'dır. Ha bunun nesi süper diyeceksiniz. Punt'la topu kenarda bekleyen receiver'a atın da görün ...atabilirseniz :)
10. Bir maçta 5ten fazla ileri-pas denemek kurallara aykırıdır...(“Ya tutarsa?”)
5/5/09
Spread'em
Daha zayıf line oyuncuları shotgun la oynanan pas ağırlıklı bir sistmde daha başarılılar- evet. İyi pas atma ve tutma yeteneğiniz varsa, line'daki eksikliğinizin üstesinden bu şekilde gelinebilir.
Ancak, savunmanın, karşısındaki bir receiver'i, sahanın her yerinde birebir tutabileceği bir oyuncusu varsa, o receiver'ın açığa dizilinmesi felaketle sonuçlanabilir. Daha zayıf receiverlar birbirine 6-yard kadar yakın olup, birbirlerini çapraz yer değiştirmelidirler. Bu şekilde 2 zayıf receiver 3 daha güçlü savunma oyuncusunun kendilerini tutmak zorunda kalmasını sağlayabilirler.
Zayıf bir line oyuncusu, kendisinden daha güçlü bir line oyuncusunun karşısında, QB'nin pas atacağı nokta önünde tek başına bırakılmamalıdır. Hiçbir line oyuncusu böyle bir duurmda tek başına kalmamalıdır.
Daha zayıf bir back oyuncusu, daha güçlü bir line oyuncusunu bloklamak zorunda kalmamalıdır.
Zayıfın güçlüye karşı başarılı olmasını sağlayan esas şey - fake atmak, rakibi kandırmaktır. Receiver fake'leri, top fake'leri, her türlü fake.
Hayır - pas atmak ve sahayı açmak, tek başına, zayıf oyuncuları başarıyla oynatmak için yeterli değildir.