11/30/09

Dragon Age: Origins

Hayatimda boyle guzel oyun oynamadım....(ha Commodore'de Microprose Soccer vardı..sıfıra iner falsolu atisla Uruguay'ı yenerdim...Brezilya'da o da yetmezdi sıfıra inip geriye orta yapar ordan falsolu vole cakardım....simdi onunla da karsılastırmak ayıp da , neyse) Herifler oyundaki her diyalogu sinematik yapmayı becermis, grafikler desen muhtesem - ekran kartı seviyesine gore - , tonla hikaye secenegi katmis (ki oyunun sonunda tum yaptıklarınızın sonucunu ve ilerleyen seneleri ozetleyen "film-sonrası" yazıları cıkıyor), ekran basına kilitlemeyi basarmıs herifler (ki WoW'dan bile insani koparan bisey ...anlayın artık) . Resmen epik bir destan (ha sonunda tanrı olmuyoruz ayrı) Ulan Morrigan'a yazmakla iyi mi ettim, Zevran'ın escinsel egitimlerine "he" deseydim son savasta benimle olur muydu, Reaver olunca nasıl oluyor acaba.....Bi de ustune utanmamıs "siz simdi bunu begenmezsiniz..gelin kendi hikayenizi yaratın diye bi de toolset cikardık" demesinler mi...I want to work for Bioware ulan..diyesi geliyor insanın. Gerekirse cayci bile olunur. Baldur's Gate'i simdi bulsam simdi oynarım , ustune bir de Kotor, Mass Effect cikarmis adamlar bunlar .... PS3 unu mu alsam bunun nasıldır acaba?

11/26/09

Ambulans takibi

Yıllar önce bu haftalık komedi dergilerinden birinde - artık Hıbır(hatırlıyo musunuz bu dergiyi?), Gırgır, Leman vs. neyse - bir karikatür görmüştüm. Elemanlar yolda giderken birden sirenleri açık bir şekilde bir ambulans geçiyor yanlarından. Şöför eleman da otomatik takip etmeye başlıyor. Nasılsa ambulans önden yol açıyor, hızlı gidiyor, eleman hazır bu rahatı bulmuşken işi abartıp ambulansı tüm yol boyunca takip ediyor. Şehir dışına çıkıyor, ormanlık alana gidiyor, gidilecek yer çoktan unutulmuş, ama maksat hızlı gideyim, ambulansı kullanayım, takip de takip. Arabadaki diğer elemanlar da bu yapılan büyük(!) uyanıklıktan gayet memnun...
En son ambulans ormanda ucra bir yerde duruyor, arabadakilerin "lan n'oldu" tarzı şaşkın bakışları arasından, ambulansın arka kapısının açılıp göğüs bağır açık, yumurta topuk ayakkabı, ellerinde güzelcene bir meşe odunu, gözlerinde sapkın şehvetle karışık hınzır bir bakış, 4-5 adet ağır abimizin inişini görüyoruz...Meğersem zaten amaç böyle ambulans takip eden elemanları kuytu köşeye çekip...sonrasını karikatür göstermiyor ama meşeleri ateş yakıp piknik yapmak için getirdiklerini zannetmiyorum diyelim.
Son birkaç gündür eve dönerken yolda ambulans görünce , bu karikatür aklıma geldi, abilerimize özendim. Herif korna çalıyor, siren çalıyor , hiçbir arabanın yerinden oynadığı yok. Arabalar hafif sağa kırıyor, ama bir sağ şeritten hala devam ediyor, sanki ordan gidince ilerde trafiği tıkamaya devam etmeyecek. İleri gittiği zaman ilerdeki adamın sağa çekmesine engel olacağının bilincinde olmayan, arkadan deli gibi korna çalan aracın sinyallerine aldırmadan devam eden, kendinden başkasını düşünmeyen 2 karışlık araba yerini bile esirgemeyen kuralsız, fırsatçı, görgüsüz tonla şöföre sahip bir memleketiz böyle.... Diyeceksiniz ki , kenara çekse, diğer arabalar gelip yerini kapacak, o kuralı uygulayınca diğerleri uygulamayacak, bu geride kaldığı ile olacak...Zaten herkes bu mantıkta hareket edip, 2 karış önde olmayı, başkası için önemli bir ölüm-kalım olayından daha önemli saydığı için bu davranışlar yapılır da yapılır. Ama başkasının yaptığı yanlış hareket, aynı yanlışı sizin de yapmanızı gerektirmez (o uçurumdan atlasa...hesabı). Bunlar bir yana, sadece düşüncesiz olan yurdum insanı. Bir de ambulans geçer geçmez arkasına takılıp arkasından trafiği yara yara gitmeye çalışan şöförlerimiz var...Başkasının derdi üzerinden, düzgün davranıp iyi kötü yol veren insanlardan faydalanıp, evine 5 dakika önce gitme hevesinde olan.....Önde giden aracın içerisinde canı yanan, ağrısı olan, belki de son nefesini vermekte olan insanlardan kendisine kazanç(!) sağlayan..... Bu insanlara söylenecek, bu insanlara söylenecek tek şey, gün geldiğinde onlar ambulanstayken , ambulans yol vermeyen arabalar yüzünden bir adım ilerleyemezken arkaya bakıp kendilerini takip eden arabaları sayabilecek kadar sıhhatleri yerinde olur umarım...

11/19/09

Kaskı - kafayı değil - kullanmak

Öğretme işini arkadaşlara bıraktığımız zaman, direk olarak "bak kardeşim şimdi kaskla böyle bi koyuyosun..."diye başlayan, rakip takım koçu "sen niye böyle vuruyosun kaskla" dediğinde "KeKeA bize böyle öğretti" diye savunan arkadaşlarımız oldu zamanında...

Öyle ki artık kask savunma aracı olmaktan çıkıp saldırı aracı olarak bile görüldü.

Konu araştırmasında, belki de kasksız daha iyi bir oyun olabileceği bile fikirler arasında yerini bulmuş:

http://msn.foxsports.com/nfl/story/10381790/Is-it-time-to-retire-the-football-helmet?gt1=39002

11/5/09

Live and die by the..pass?

Her ne kadar zamanında "canım pas atıyoruz işte, geri-pas ta pastır" şeklinde dalga geçsek de, takımların pas başına aldıkları 0 yard ortalamanın anlamından bastırsak da, sanılacağının aksine karşıtlığım pasa değil. Karşıtlığım, analize detaya dayanmayan, taktiğe dayanmayan, full bir düşüncenin arkasında olmadığı taktik planlar. Karşıtlığım, yapamayacağı şeyi yapmaya çalışıp, nerede neyin yanlış gittiğini görememekte, görebilecek durumdan kendini uzaklaştırıp, aha bu oyun Madden'da var bunu deneyelim mantığı ile spora yaklaşmakta...

Çok ilginçtir ki aşağıdaki yazıdaki kelimeleri eşlenikleri ile değiştirip, kardığınızda, ...benim konu ile ilgili düşüncelerimi yansıtan bir yazı çıkıyor: Herşeyi yapmaya çalışıp, jack-of-all-trades olmaya çalışırsan..master-of-none olman da kaçınılmazdır. Uyguladığın taktik, sahaya yansıttığın anlayış, ortaya karışık salata değil, disiplinli bir duruş olmalıdır. Onu da yapayım , onu da yapayım...dediğin zaman neler kaybedip neler kazandığını iyi hesaplayıp hareket etmen gerekir. Her zaman bir ortayol yoktur, sadece iki tarafı da karıp berbat etmek de vardır işin ucunda, ve bu aşamadaki her ortayol bir sonraki ortayola kadar sadece geçiş noktasıdır....Yazının tüm detayları için link verelim:

http://smartfootball.com/dialogue/thoughts-on-the-spread-offense-hemlocks-comment

Yazıdan örnekler alırsak:
- That is, you understand the premises and foundations of the project or topic you are researching and do not ask questions that seek answers to “Y” if the topic is “X.” It’s all about establishing and understanding the terms of the debate. People who say, gee, the run and shoot is great except you can’t run the ball enough — or say the same thing about the Mike Leach/Hal Mumme Airraid offense — do not understand the whole point of the offense, the questions it seeks to answer, and the method it uses to pursue those answers
- When you decide to run this offense you need to burn your bridges with the past. You have to declare, “This is what we will sink or swim with. We are a run and shoot team.”
- When coaches fail to do this, it has been my experience that their first response when confronted with an uncomfortable situation is to become faint-hearted in their belief in the system, and thus undermine their ability to succeed with it. What this reveals is that neither they nor their players are truly comfortable with their “base” operating environment. And, usually sooner than later, what happens is that the ’shoot is jettisoned from the offense because the coaches have not become comfortable with both the offense itself and the defenses they will inevitably face, especially in the early going when everybody and their brother will blitz the living daylights out of of them to see if they can handle it.
- This lack of a fully developed, fully whole conceptual approach to the passing game troubles me more than the fact that the run and shoot doesn’t offer much in terms of a play-action game. The running game isn’t a huge part of my system, so a play-action system wouldn’t be entirely persuasive or successful anyway.

Ha şu an otursam başına kalkıp spread option, run-n-shoot mi oynatırım? Hayır elbette. Ama - işin ilginci - sebeplerimi anlayacak elemanların en başında da yukarıdaki satırların yazarı gelirdi, ona eminim.